Malta adasında yaşayan ve sürekli olarak bürokrasi yönünün çok zayıf olduğunu gören insanları kandıran genç bir adam düşünün. Kısa sürede buradaki insanların akıllarıyla alay edercesine bir anda burada soylu olmuştur. Zaten Avrupa geleneklerine hakim olan adam burada yapacağı bir soygunu planlamaya başlar. En yakın arkadaşıyla beraber burada sağladığı güvenle insanların onlardan şüphelenmesi oldukça zor bir ihtimaldir. Ama bu ihtimali çok geçmeden yok olmamasını garanti etmeleri lazımdır. Aksi halde planladıkları milyon dolarlık soygunun tüm adımları ortadan silinip gidecektir. Gün geçtikçe büyüyen çalınacak miktar gün sonunda artık hesaplanamaz hale gelir. Diğer yandan sürekli olarak soylu kişilerle takıldıkları için bu kişilerin zaten servetlerinin birçoğunu üzerlerine geçirdiğini anlarlar. Bu büyük soygunun olmamasına işaret eden en büyük şanslardan birisi olur.

Neredeyse tüm dünyanın bildiği ve dünyanın kokain konusundaki en büyük ismi Pablo Escobar. Birçok insanın sevdiği lakin birçoğunun ise sadece düşman olarak gördüğü kişidir. Kaçakçılık ile başlayan hayatında günden güne zengin olan Pablo kokain üretiminde keşfettiği uçuk paralar yüzünden bu sektöre girmiş ve kısa sürede kendisine imparatorluk kurmuştur. Kokain konusunda dünya üzerinde en çok tanındığı gibi birçok kez en zengin iş adamları listesine girmiştir. Bunu yaparken bir yandan kendisine yakın bulmak için paralarını dağıtmaktadır. Bu sayede Kolombiya ülkesinde herkes onu sevip korumaya başlar. Bazı insanlar onu ilah veya kurtarıcı olarak gördükleri için onun için ölmeyi göze alırlar. Lakin bu adamı öldürmek için Amerika bir operasyon yapmaya kalkar. Sonuç hüsran olsa da Pablo'yu öldürmeye çok yaklaşılmıştır.

Bir grup genç buldukları ucuz deniz uçağıyla beraber uzaklara tatile gitmeye karar verirler. Bu tatil fikrini ortaya çıkartan kızlar hemen hazırlık yaparlar ve uzaklardaki ufak adalardan bir tanesinde hafta sonunu sakince geçirebileceklerini düşünürler. Herkes hazırlanır ve uçakla yola çıkılır. Buraya kadar hiçbir sorun yoktur ve hepsi adaya indikten sonra tüm erzaklarını tüketip artık tatilin sonuna gelirler. Uçağa bindiklerinde geri kalkış için yeterli gücün olmadığını fark ederler. Uçak sebepsiz yere arızalanmıştır ve denizin ortasında beş genç kalmıştır. Suları ve yiyecekleri giderek azaldığı için yardım çağrısı yapmak isterler. Lakin çalışmayan uçağın telsizleri tamamen kullanılmaz hale gelmiştir. Burada onları birinin görmesi dışında hiçbir şekilde insanlarla iletişime geçme şansları yoktur. Birde köpek balıkları etraflarını çevrelediği için korkunç anlar yaşanacaktır.

Dört çocuğuyla beraber bir baba yaz tatilinde ufak bir gezintiye çıkmak isterler. Okul olmadığı için evlatlarının canının sıkıldığını düşünür. Buna engel olmak ve birazda ailesiyle vakit geçirmek için piknik çantasını alıp arabaya atlarlar. Yola çıkan aile yolda garip kıyafetli bir adamı görürler. Onunla konuşmak için dururlar. Bu adamın yardıma ihtiyacı olduğunu öğrenirler. Uzaylıların bu bölgeye geldiğini v kendisine sinyal gönderdiğinden bahsederek yakınlardaki bir yere gitmesi gerektiğini söyler. Çocukların babası hep beraber böylesine güzel ve gizemli maceraya atılabileceklerini düşünerek hep birlikte gitmeye karar verirler. Herkes sinyali yollayan ve uzaydan gelen bu canlıyı merak eder. Çok geçmeden bir kayalığın arasında çok farklı bir gizem dolu gemi görürler. Bu gemiden ise etrafı tüylerle kapılı bir canlı çıkarak onların hepsine selam verir.

Anthony, genç yaşında annesini kaybetmiştir. Bu sürede herkes ona karşı sanki kötü davranmış gibi hisseder. Çok geçmeden neler olduğunu bile anlamadan babası tekrar evlenir. Bu durumda kalan genç adamın artık evden gitmesi için sürekli baskı yapar. Babasının bu şekilde davranışlarına artık katlanamadığı için evi terk etmek ister. Ancak hiçbir destekçisi olmadığı için dışarıda ne yapacağını bilemez. Bununla beraber yıllar önce kavga etmiş olduğu kız arkadaşıyla karşılaşır. Çok kötü durumda olduğunu anlattıktan sonra ikili, tekrar bir araya gelerek bu yolda birlikte devam etmeye karar verirler. Kimsenin bilmediği onları rahatsız edemeyecekleri bir yere gidip burada hayatlarını tekrar inşa edebileceklerini düşünürler. Tabi bu yaptıkları oldukça büyük cesaret istediği için biraz içlerine korkuyu salacak ve neler olduğunu bile anlamayacaklardır.

Dennis Nilsen, tüm dünya tarafından tanınan bir seri katildir. Öldürdüğü insanların bir çoğu bulunamazken çoğunlukla onları kendisi bile zor hatırlar. Günün birinde çokça insanı öldüren takıntılı psikopat adam çok geçmeden cezalandırılır. Polis tarafından yakalandıktan sonra hapse atılır. Bu onun için büyük ceza olmuş çünkü her gün gazetede okuduklarından sonra çılgına döner. Bu haberlerde rol alan insanların ölmesi gerektiğini düşünür. Çok geçmeden yaptıklarının aklına gelmesine sebep verir. Buradan asla çıkamayacağı için tüm dünyaya bu cinayetlerin sebebini anlatmak onları toplumdan nasıl sildiğini anlatmaya karar verir. Yanında ki ses kayıt cihazıyla beraber öldürdüğü kişileri her gün tek bir kasede anlatmaya başlar. Bu kişiyi niçin öldürdüğünü ölümü nasıl hak ettiğini ve nasıl öldürüp nereye gömdüğünü anlatır. İnsanların kanını donduracak olan bu kasetler onun ölü halde bulunan hücresinde kalır.

Genç bir tıp öğrencisi yaptıklarından sonra artık okulda daha fazla kalamamıştır. Vahşi olarak görülen düşünceleri yüzünden kısa sürede okuldan kovulmuştur. Bunu asla kendisine yediremeyen genç adam yapacakları çılgın projeleri harekete geçirmek ister. Tabi bunun için ölü bir insan bedenine ve oldukça çok mekanik devreye ihtiyacı vardır. Yıllar önce ölen doktor asistanını çalıştığı laboratuvara kapatarak harekete geçer. Onu tamamen komut dinleyen ve kendisine yardım edecek bir insana çevirmeye çalışır. Kafasındaki düşünce yapısını mekanikleştirerek bu zor olanı tamamlar. Yaptıkları oldukça çok çılgınlık gibi gelse de başarılı olan bu projesi tüm dünya tarafından konuşulur. Artık herkesin gözünde tamamen eski kimliği yok olduğu gibi şeytani doktor olarak herkesin kafasında yer edinmeye başlar. Artık istediği tüm hedefleri kısa sürede başardığını fark etmiş ve mutlu olmuştur.

Küçük bir adada öğretmen olarak görev yapan genç adam bu adayı çok sever. Neredeyse yaşayanların bu kadar iyi kalpli olmasına bile inanmayacak düzeyde olur. Kendisini bir rüyada gibi görür ve bir gün öğrencisi ona buradan kaçmasını söyler. Ne demek istediğini veya neler olduğunu anlayamayan genç öğretmenin kafasında sürekli bu cümleler yer alır. Çocukla konuştuğunda ailesinin bu ada halkı tarafından katledildiğini söyler. Bu bilgiden sonra ise ada artık hiçbir zaman eskisi kadar güzel gelmez. Adadan ayrılmak istediğinde ise karanlık tarafı onun karşısına çıkarak neler olabileceğini ona gösterir. Yetim kalmış çocukla hareket ederek kaçış yolu ararken burada yaşayan insanlar onu öldürmek için her beraber sıraya geçerler. İstedikleri oldukça basit olan kişiler bu gencin bir an önce ölmesini istemektedir.

Misha, ormanlık alanda kendi başına yaşayan bir kadındır. İnsanlar sürekli olarak onun gizemli bir yaşamı olduğunu düşünür. Bununla beraber olanaklarını düşünen genç bir adam kadını izlemeye başlar. Onun yaşında birisi için çok zorlu olacak olan bu yaşam ve orman evi çok sorunlu olacağını düşünür. Bu kadınla röportaj yapıp hem sorunlarını dile getirerek hemde onun gizemli yaşamını yazısında yazmak ister. Zaman geçtikçe kadınla görüşme adına tüm cesaretini toplayan genç adam harekete geçer. Lakin evin girerken birçok kurtun onu izlediğini fark eder. Ne yapacağını bilemezken bir an önce kapıyı çalarak yardım ister. Misha'nın kapısını çaldığı an kapı açılır ve içeriye girer. Misha küçüklükte terk edildiğini ve ormanda onu bulan kurtlar tarafından büyütülüp beslendiğini söyler. Buna inanmak güç olsa da ortam mecbur kılar.

Elle üniversiteye başlayacağı için son yaz tatilini mükemmel geçirmek ister. Liseden beri peşinde olan ve onu çok seven iki gençle sürekli zaman geçirmesine rağmen onların hangisini sevdiğini bir türlü karar veremez. Bir yanda onu az seven fakat okulun en yakışıklılarından birisi olan Noah varken diğer yanda ona deliler gibi aşık olduğunu söyleyip ince davranışlarıyla gönlünü çalan Lee vardır. Ne yapacağı konusunda en yakınındaki arkadaşlarından fikir alsa da tam anlamıyla ne olabileceğini bilemez. Genç kızın sayılı günü kaldığı için ikisiyle beraber vakit geçirip onlar arasındaki yapacağı tercihinde önemli anları kafasına yazacaktır. Zamanını en iyi şekilde kullanıp seveceği erkeği ise böyle bularak üniversiteye hazır şekilde gideceğini düşünür. Ancak sevgilisi olmak istediği erkeklerin ne düşündüğünü bileyecektir.

Oğluyla beraber uçağa binen kadın Amerika'dan yola çıkarak tatil için bir yere gitmek ister. Lakin uçak kalkış yaptıktan kısa süre sonra elleri silahlı teröristler uçağı kaçırmaya kalkar. İnsanlar panik yaşayıp ne yapacaklarını bilemezken oğlunu korumaya çalışan kadın gizemli sırrını ortaya çıkartmak ister. İçinde bulunan şeytani bir güç onu acımasız yaratığa çevirmekte ve bu oradaki adamların hepsini öldürmesine sebep olacaktır. Genç kadın sakin kalıp buradan kimsenin kılına zarar vermek istemez. Ancak bir teröristin oğlunu onun elinden alıp rehine yapması her şeyi noktalar. Burada tüm ipler kopmuş ve genç kadın herkesin korkacağı bir varlığa dönüşerek hepsini teker teker avlamaya başlar. Şeytani güçleri sadece oğlunu kurtarmak için kullanmak zorunda kalmıştır. Bu yaptığını tüm uçaktaki insanlar hayretler içerisinde izlemeye ve şaşırmaya devam eder.

Bir gazeteci sabah saatlerinde işe giderken önünde zarf bulur. İlk başta bu zarfın kime ait olduğunu öğrenip ona teslim etmek ister. Çevresine bakındığında kimsenin olmadığını fark eder. Bu onun içini açıp bakması içinde yeni sebep çıkartmıştır. Genç adam akşam eve gittiğinde merakına yenik düşüp okumaya başlar. Bir kadının aşık olduğu adam için yazdığını öğrenir. Zamanla mektubu hedefine ulaştırmak için hareket eder fakat kadının aşkı onun gözünü boyamış birazda kıskanmasına sebep olmuştur. Bu yüzden kadına kendisi mektup yazar. Fakat mektubun asıl sahibinin ağzından yazar. Kısa süre sonra artık kendi adresine lakin kendisine ait olmayan mektuplar gelmeye başlar. Ne yapacağını bu sahte aşkı ne zaman itiraf edeceğini bilemez. Ta ki mektubun sahibiyle görüşene kadar.. Bu esnada büyük bir trajedi ortaya çıkmıştır.

İkinci Dünya savaşı bittikten sonra insanlar birçok yakınını kaybetmiştir. Genç bir kadın asker olan eşini kaybedince çok üzülür. Uzun süre evinde kalarak onu artık hiçbir şeyin çekici gelmediğini düşünerek depresyona girmiştir. Tam on yıl sonra bahçesinde farklı olan bazı şeyler hissederek kafasında planlar tasarlar. Hemen şehre giderek kendisini birçok konuda uzman olarak nitelendiren arkeologla anlaşır. Tek istediği evine gelip arka bahçesinde kazı yapmasıdır. Bunu yaparak onlarca eser bulacağını söyler. Bu kadar emin olmasının arkasındaki sebebi arayan adam bu kadından şüphelenmeye başlar. Arkadaşlarıyla beraber toprak yapısını inceledikten sonra burada bazı eşyalar olduğunu anlar. Dul kalmış kadına yardım ederek para karşılığı hem incelemeler yapacak hemde buradaki tüm kıymetlileri çıkartacaktır.

John ülkesi için yıllarca askerlik yapmıştır. Birkaç savaş geçirmiş olan genç adam emekli olarak erken yaşta askerliğini noktalamak ister. Lakin bu işi bırakacağı için değil. Kendi ekibini kuran adam hükumetin gizli operasyonlarını para karşılığı yaparak tüm dünyanın haberi olmadan sessiz şekilde halleder. Gün geçtikçe başarılı operasyonları onların farklı ülkelerle eş zamanlı çalışmasına sebep olur. Bununla da kalmaz mafyalar kendi içlerinde olan savaşlara destek için para karşılığı onlarla anlaşır. John bu şekilde durdurulamaz güç olurken ekibe aldığı en yakın arkadaşı onun arkasından planlar yaparak ekip lideri olmak için bazı hainlikler yapar. Gittikleri bir görevde anlamsız şekilde ona ateş ederek onu öldürmeye çalışır. Ekibin içindeki görüş ayrılıkları sebebiyle bir anda herkes para için çalışır hale gelmiştir.

Vietnam savaşında bir anda tüm iletişimi kesilen bölük tam yüz sekiz askerle beraber kalmıştır. Buradan kurtulmak için gerekli yardım almaları veya denize giderek botlarla geri çekilmeleri gerekir. Ancak bunun için gerekli olan haberleşme sistemi yok olmuştur. Ne yapacağını bilemeyen askerler üzerlerine gelen iki bin kişilik orduyla çatışmak zorunda kalırlar. Burada yapacak tek şey bu olmak olur. Eğer esir düşerlerse kendilerine yapılacak işkenceleri düşünen askerler asla pes etmeden savaşa devam etmeyi tercih ederler. En azından yakınlarda olan başka dost birliğe ulaşırlarsa onlar için büyük şans doğmuş demektir. Günler süren savaş ilerledikçe ellerinde zafer olacağı şansı doğduğunu hissederler. Kendilerinden yirmi kat büyük devasa bir orduyu yok etmişlerdir.